Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesi, muvazaa kavramını düzenler ve bu tür işlemleri geçersiz sayar. Muvazaa, tarafların, gerçekte yapmadıkları bir işlemi sanki yapılmış gibi göstererek başkalarını yanıltmaları ve haksız bir avantaj sağlamayı amaçladıkları bir durumdur.
Türk hukukunda muvazaa, mal kaçırma, borçtan kurtulma veya üçüncü kişileri yanıltma amacıyla gerçekleştirilen sahte işlemleri ifade eder. Bu tür işlemler hukuken geçersiz sayılır ve ciddi hukuki sonuçlar doğurabilir.
Muvazaa, genellikle taşınmaz alım satımı, borç alacak ilişkileri ve mal kaçırma amacıyla yapılır. Örneğin, bir kişi borçlarından kurtulmak için malını düşük bir bedelle "satmış" gibi gösterir. Ancak, aslında mal fiilen satılmamış ya da devredilmemiştir. Yine bir kişi, şirketini başka birine satmış gibi göstererek malını alacaklılarından saklamak isteyebilir. Muvazaa, yalnızca taraflar arasında değil, toplumun genel hukuk düzeni açısından da önemli bir meseledir.
Muvazaa, çeşitli türleriyle hukuki problemlere yol açabilir. Nispi muvazaa, sadece belirli kişiler arasında geçerli olan bir durumken, mutlak muvazaa, her kişiyi ilgilendiren, daha geniş kapsamlı bir durumdur. Muvazaalı satışlar, tapu iptali davaları ve icra takibi iptalleri gibi durumlar, muvazaa türlerine örnek gösterilebilir. Bu tür durumlarda, muvazaanın tespiti, hem taraflar arasında hem de üçüncü kişilere karşı ciddi sonuçlar doğurur. Muvazaa, sadece bir işlem geçersiz kılmakla kalmaz, aynı zamanda cezai sorumlulukları da beraberinde getirebilir.
Muvazaa, esasen gerçek bir işlemi gizlemeyi amaçlayan sahte işlemlerden oluşur. Bu işlemler genellikle alacaklılardan mal kaçırmak veya borçtan kurtulmak için yapılır.Örneğin, bir kişi büyük bir borcu olduğu için gayrimenkulünü düşük bir bedelle satmış gibi gösterir. Gerçekte, mal başkasına satılmamış, sadece kağıt üzerinde bir işlem yapılmıştır.
Ayrıca, bir kişi borçlarından saklanmak amacıyla taşınmazını düşük bir bedelle başkasına devretmiş gibi göstererek muvazaa işlemi gerçekleştirebilir.
Muvazaalı satış, bir malın satılmadığı halde, satış işlemi yapılmış gibi gösterilmesidir. Örneğin, bir kişi borçlarından kurtulmak amacıyla gayrimenkulünü düşük bir bedelle “satmış” gibi yapar, fakat gerçekte malı fiilen devretmez. Bu tür bir satış, alacaklılardan malı gizlemek veya başka bir avantaj sağlamak için yapılan muvazaalı bir işlemdir.
Satış işlemi sadece kağıt üzerinde gerçekleşmiş gibi görünse de gerçekte malın mülkiyeti değişmemektedir.
Muvazaalı satışlar, sadece geçersiz sayılmakla kalmaz, cezai sorumlulukları da doğurabilir. Örneğin, bir kişi, alacaklılardan malını gizlemek için gayrimenkulünü düşük bir bedelle satmış gibi gösterirse, alacaklılar bu işlemin muvazaa olduğuna dair dava açabilir.
Mahkeme muvazaa tespiti yaparsa, yapılan işlem iptal edilir ve ayrıca, muvazaa nedeniyle haksız kazanç elde eden kişi, hukuki ve cezai sorumluluk taşıyabilir. Ceza, haksız kazanç sağlama ve aldatıcı işlem gerçekleştirme nedeniyle uygulanabilir.
Muvazaa genellikle gizli bir anlaşmaya dayalı olduğundan, ispatı zor bir durumdur. Ancak bazı delillerle muvazaa ispatlanabilir. Örneğin, bir kişi gayrimenkulünü çok düşük bir bedelle satmış gibi gösterip, daha sonra malı tekrar geri alabilir. Bu tür durumlar muvazaa şüphesini doğurur.
Ayrıca, satış bedelinin piyasa değerinden çok düşük olması veya işlemi gerçekleştiren kişilerin niyetlerine dair belgeler de muvazaa için güçlü deliller olabilir. Tanık ifadeleri de önemli bir rol oynar; örneğin, tanıklar tarafların satış işlemi ile gerçek niyetlerini açıklayabilir.
Muvazaa suçu, bir kişinin, başkalarını yanıltmak ve zararlarına neden olmak amacıyla gerçekte yapılmayan işlemleri yapmış gibi göstermesidir. Örneğin, bir borçlu, malını düşük bedelle satmış gibi göstererek alacaklılarını yanıltır. Bu durumda, kişi haksız kazanç sağlamış olur ve cezai sorumluluk taşıyabilir. Muvazaa suçu, Türk Ceza Kanunu'na göre cezalandırılabilir. Yapılan işlem iptal edilip, mağdur olan taraflara geri ödeme yapılması gerekebilir.
Muvazaalı icra takibi, bir borçlunun alacaklılardan malını saklamak amacıyla yaptığı işlemleri ifade eder. Örneğin, bir kişi borçlarından kaçmak için taşınmazını düşük bir bedelle satmış gibi gösterir, ancak mal fiilen devredilmemiştir. Alacaklılar bu tür işlemleri tespit ederse, muvazaa nedeniyle icra takibini iptal edebilirler.Muvazaa tespitinin ardından, mahkeme işlemin geçersiz olduğuna karar verir ve borçluya karşı cezai işlemler uygulanabilir.
Muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davaları açılabilir. Bir kişi, gayrimenkulünü düşük bir bedelle “satmış” gibi gösterdiğinde, aslında malın mülkiyetinde herhangi bir değişiklik olmamıştır. Bu tür bir durumda, alıcı, muvazaa nedeniyle tapu iptali davası açabilir. Mahkeme, işlemde muvazaa olduğuna karar verirse, tapu kaydını iptal eder ve malın gerçek mülkiyet durumu belirlenir.
Tasarrufun iptali davası, borçlunun malını alacaklılardan saklamak amacıyla yaptığı işlemleri iptal etmek için açılır. Muvazaaya dayalı tapu iptal davası ise, gayrimenkul işlemlerinde muvazaa olduğu iddiasıyla açılır. Tasarrufun iptali davası, borçlunun malını alacaklılardan saklamak için yaptığı hileli işlemleri hedef alırken, muvazaalı tapu iptal davası, gayrimenkul üzerindeki mülkiyetin gerçek durumunu belirlemeye yönelik bir davadır.
Muvazaalı boşanma, tarafların gerçekte evliliklerini sürdürmeye devam ederken, mal kaçırma amacıyla boşanmış gibi göstermeleridir. Örneğin, bir çift, boşanmayı sadece mal varlığını saklamak için gerçekleştirebilir. Bu durumda, boşanma işlemi muvazaa teşkil eder ve geçersiz sayılabilir. Muvazaalı boşanma davalarında zaman aşımı süreleri değişiklik gösterebilir. Muvazaa nedeniyle boşanma işlemi geçersiz kılınabilir ve yeniden değerlendirilmesi gerekebilir.
Nispi muvazaa, sadece belirli kişiler arasında geçerli olan muvazaa türüdür. Örneğin, bir kişi yalnızca yakın çevresine malını düşük bedelle satmış gibi gösterir. Mutlak muvazaa ise, tüm kişileri etkileyebilecek ve daha geniş kapsamlı bir durumdur. Örneğin, bir borçlu, tüm mal varlığını alacaklılardan kaçırmak amacıyla satış yapmış gibi gösterebilir. Mutlak muvazaa, her kişinin fark edebileceği bir durumdur ve daha geniş bir etkiye sahiptir.
Muvazaa, Türk hukukunda ciddi hukuki sonuçlara yol açabilecek bir durumdur. Tarafların gerçek niyetlerinin gizlenerek, başkalarını yanıltmak amacıyla yapılan işlemler, hukuken geçersiz sayılır ve bu tür işlemler çeşitli davalara, cezai sorumluluklara ve mülkiyetin iptaline neden olabilir.
Muvazaa, alacaklılardan mal kaçırma, borçtan kurtulma veya diğer avantajlar sağlama amacıyla yapılan sahte işlemleri içerir ve genellikle taşınmaz alım satımı, boşanma işlemleri ve icra takipleri gibi alanlarda görülür. Nispi ve mutlak muvazaa türleri, uygulamada farklı sonuçlar doğurabilir ve her iki durumda da tarafların hukuki durumlarının incelenmesi gerekir. Bu nedenle, muvazaa tespit edildiğinde, ilgili işlemler iptal edilir ve haksız kazanç sağlanmışsa tazminat ödenmesi gerekebilir.
Muvazaa, sadece bireysel hukuki sonuçlar doğurmakla kalmaz, aynı zamanda toplumun genel hukuk düzenine de zarar verebilir. Bu yüzden, muvazaanın hukuki sonuçlarıyla ilgili bilinçli olmak, her iki tarafın da haklarının korunması açısından büyük önem taşır.
Türk Borçlar Kanunu (TBK), 6098 sayılı Kanun Resmî Gazete Tarihi: 04.02.2011 Resmî Gazete Sayısı: 27836
Kılıçoğlu, Ahmet M. (2020). Borçlar Hukuku Genel Hükümler. 25. Baskı, Ankara: Turhan Kitabevi.
Eren, Fikret (2023). Borçlar Hukuku Genel Hükümler. 27. Baskı, Ankara: Yetkin Yayınları.
Dural, Mustafa / Öğüz, Tufan / Gümüş, A. (2022). Türk Özel Hukuku Cilt 2 – Borçlar Hukuku Genel Hükümler. 16. Baskı, İstanbul: Filiz Kitabevi.
İlgili diğer içerikler
Apostil Nedir? Belge Onayının Uluslararası Geçerliliği Nedir
Apostil, bir belgenin yurt dışında da geçerli olabilmesi için yapılan resmi onay işlemidir. Bu işlem, 5 Ekim 1961 tarihinde Lahey Konferansı tarafından hazırlanan "Yabancı Resmî Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesi" (kısaca Lahey Apostil Konvansiyonu) çerçevesinde yürütülmektedir. Apostil, ilgili ülkenin yetkili kurumu tarafından verilen ve belgenin gerçekliğini, imzanın doğruluğunu ve mührün geçerliliğini onaylayan bir tasdik şerhidir. Bu sayede belge, başka bir ülkenin resmî makamları tarafından da geçerli kabul edilir.
Deport Nedir? (Sınır Dışı Edilme) Nasıl Kaldırılır?
çıkarılması anlamında kullanılır. Bu terim, uluslararası hukuk ve göçmenlik işlemleri bağlamında sıklıkla karşılaşılan bir kavramdır. Deportasyon, bir devletin, yasalarına aykırı hareket eden bir yabancıya karşı uyguladığı bir işlem olup, bazen ciddi suçlarla bağlantılıdır, bazen de geçici bir hata ya da düzenlemelere uymamaktan kaynaklanabilir.
Hukuk ve Ceza Mahkemelerinde Gerekçeli Karar Nedir?
Hukuk ve ceza mahkemelerinde verilen kararlar yalnızca sonucu açıklamakla kalmaz, aynı zamanda bu kararların arkasındaki mantıklı gerekçeleri de içerir. Bu nedenle gerekçeli kararlar, mahkeme sürecinin önemli bir parçasıdır. Gerekçeli karar, bir yargıcın verdiği kararın nedenlerini, hangi delillerin nasıl değerlendirildiğini ve hangi hukuki esaslara dayanarak hükme varıldığını belirten bir belgedir. Yargıçların verdikleri kararların gerekçesinin yazılı olarak açıklanması, hukuki şeffaflık sağlar ve mahkemeye olan güveni artırır.
İpotek Nedir, Nelere Dikkat Edilmelidir?
İpotek, bir borcun güvence altına alınması için taşınmaz malların teminat gösterilmesi işlemidir. Genellikle bankalar tarafından kredi verirken kullanılır. Örneğin, bir kişi ev kredisi aldığında, kredi borcu tamamen ödenene kadar banka, evi ipotekli olarak kaydeder. Bu, bankanın alacağını garanti altına almasını sağlar. Eğer borç zamanında ödenmezse banka, evi satarak alacağını tahsil edebilir.
İstinaf Nedir? Hangi Kararlar İstinafa Gider, Süreç Nasıl?
İstinaf, bir mahkeme kararının yeniden incelenmesini talep etme hakkıdır. Daha açık bir ifadeyle, bir mahkemenin verdiği kararın hem hukuka hem de usule uygun olup olmadığını üst derecedeki başka bir mahkemeye taşıma işlemidir. İstinaf yoluna başvurmak, verilen kararın kesinleşmesini engelleyerek bir üst yargı organında tekrar değerlendirilmesini sağlar. Bu, hem taraflara daha adil bir yargılama şansı tanır hem de yargılamadaki hataların düzeltilmesine imkân verir.
Dosya Durumu Karara Çıkmış Ne Demek? Anlamı ve Süreçler
Hukuk dünyasında sıkça karşılaşılan bir terim olan "dosya durumu karara çıkmış" ifadesi, belirli bir davanın veya başvurunun nihai karara bağlanma aşamasına geldiğini belirtir. Bu ifade, davanın veya başvurunun mahkeme tarafından tüm delillerin toplandığı ve tarafların beyanlarının dinlendiği, hüküm verilmek üzere bekleyen bir aşamaya geldiğini gösterir. Yani, dosya mahkeme tarafından incelenmiş ve karar aşamasına gelmiştir.
Müdafi Nedir? CMK Müdafi ve Hukuki Rolü
Türk Ceza Kanunu’nda (CMK) yer alan müdafi kavramı, sanığın savunmasını yapan ve ona hukuki destek sağlayan kişiyi ifade eder. Müdafi, genellikle bir avukat olup, sanığın hukuki haklarını savunur. Ceza davalarında, sanık adına savunma yaparak, mahkemede sanığın çıkarlarını korumakla yükümlüdür. Bu yazıda, müdafi teriminin anlamını, müdafi ile avukat arasındaki farkları, zorunlu müdafi kavramını ve daha fazlasını inceleyeceğiz.
Ağırlaştırılmış Müebbet ve Müebbet Hapis Cezası Kaç Yıl?
Türk Ceza Kanunu'nda, suçlulara verilen cezalar farklı ağırlıklara sahip olabiliyor. Bunlardan en ağır olanları müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarıdır. Bu cezalar, suçlunun cezaevinde ne kadar süre kalacağı, hangi koşullarda tutulacağı ve koşullu salıverilme hakkının olup olmadığı gibi konularda belirleyici rol oynar. Çoğu kişi, müebbet hapis cezasının ne kadar sürdüğünü ve ağırlaştırılmış müebbetin ne farklar taşıdığını merak eder. Bu yazımızda, müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet arasındaki farkları, infaz sürelerini ve hükümlülerin karşılaştığı koşulları daha ayrıntılı bir şekilde ele alacağız.
Müşteki Ne Demek? Şikayetçi Kime Denir? Hukuki Anlamı
Müşteki kelimesi, günlük hayatta çok sık karşılaşılmasa da özellikle adli işlemlerde, mahkeme tutanaklarında veya savcılık dilekçelerinde oldukça önemli bir anlam taşır. Bu terim, sadece hukuki bir rolü tanımlamakla kalmaz, aynı zamanda bireylerin hak arama sürecindeki konumunu da belirler. Peki müşteki ne demek? Ne zaman müşteki olunur? Müşteki olmanın hukuki sonuçları nelerdir?
Müşteki ve Müşteki Sanık Nedir? Hukuki Durumları Açıklıyoruz
Ceza hukuku, suçların toplumsal düzeni bozmasına karşı, toplumun haklarını ve güvenliğini korumayı amaçlayan bir alandır. Bu bağlamda, "müşteki" ve "müşteki sanık" terimleri, ceza davalarındaki en önemli kavramlar arasında yer alır. Bu terimler, suç mağduru olmanın ötesinde, davada hangi rolün üstlenildiğini, kişilerin haklarını ve yükümlülüklerini belirler. İşte bu makalede, müşteki ve müşteki sanık kavramları ve hukuki durumları derinlemesine incelenecektir.
Sanık Nedir? Müşteki Sanık Ne Demek?
Ceza yargılamalarında sıkça duyulan bazı terimler vardır ve bunların en başında "sanık" gelir. Sanık, hakkında kamu davası açılmış kişidir. Yani savcılık tarafından hazırlanan iddianame kabul edilmiş ve artık yargılama başlamışsa, bu kişi artık şüpheli değil, sanıktır. Genellikle halk arasında şüpheli ve sanık kavramları birbirine karıştırılır, ancak hukuki açıdan bu iki kavram arasında belirgin farklar vardır.
Tahakkuk Nedir? Muhasebe, Vergi ve Kamudaki Anlamı
Tahakkuk, Arapça kökenli bir kelimedir ve Türkçeye "gerçekleşmek, kesinleşmek, meydana gelmek" anlamlarıyla geçmiştir. Özellikle hukuk, muhasebe, vergi ve kamu yönetimi gibi teknik alanlarda çok sık kullanılan bir kavramdır. Temel anlamıyla tahakkuk, bir işin, alacağın, borcun veya yükümlülüğün resmî ve hukuki açıdan geçerli hale gelmesi demektir. Yani bir şeyin yalnızca plan ya da teklif düzeyinde değil, uygulama ve sonuç düzeyine ulaşması anlamını taşır.
Tebliğ Ne Demek? Hukuki ve Resmî Anlamıyla Tebliğ
Tebliğ, kelime anlamı olarak bir bilginin, kararın veya belgenin, muhatabına resmî yollarla bildirilmesi sürecini ifade eder. Arapça kökenli olan bu kelime, “ulaştırmak” ya da “bildirmek” anlamına gelir. Günümüzde özellikle hukuk, vergi, idare ve adalet sistemlerinde sıkça kullanılan bir terimdir.
Vasi Ne Demek? Kimler Vasi Olabilir ve Ne Zaman Atanır?
Vasi, Arapça kökenli bir kelimedir ve Türkçeye “koruyucu, gözetici, yönetici” anlamlarıyla geçmiştir. Hukuki anlamda vasi, fiil ehliyeti kısıtlanmış ya da tamamen kaldırılmış kişilerin, yani küçüklerin, zihinsel engellilerin veya bazı özel durumdaki kişilerin haklarını ve menfaatlerini korumak amacıyla mahkeme kararıyla atanan kişidir. Bu kişiler adına malvarlığı yönetimi, sözleşme yapma, dava açma gibi yetkileri üstlenir.