Konkordato, borçlarını vadesinde ödeyemeyen ya da ödeme aczine düşme ihtimali bulunan bir gerçek veya tüzel kişinin, alacaklılarıyla anlaşarak borçlarını belirli bir ödeme planı çerçevesinde yeniden yapılandırmasını sağlayan hukuki bir sistemdir. Bu yapılandırma, devletin yargı gözetimi altında ve alacaklıların çoğunluğunun onayıyla gerçekleştirilir. Konkordato ilan eden bir borçlu, yasal olarak iflastan korunmuş olur ve alacaklılar tarafından icra yoluyla takip edilemez.
Konkordato, yalnızca borçluya zaman kazandırmakla kalmaz; aynı zamanda alacaklılara da daha yüksek tahsilat imkanı sunar. Borçlunun faaliyetlerine devam etmesi, gelir üretmesi ve borçlarını bu gelirle ödemesi hedeflenir. Sistemin temel amacı, hem borçlunun iflas etmesini önlemek hem de alacaklının tahsilat şansını artırmaktır.
Konkordato, ekonomik olarak darboğaza girmiş bir işletmenin tamamen ortadan kalkmasını önlemek için uygulanır. Bu durum genellikle dövizdeki dalgalanmalar, krediye erişimde zorluk, iç piyasadaki talep daralması veya genel ekonomik krizlerin sonucudur.
Şirketin gelir-gider dengesi bozulmuşsa, borçlarını çevirmekte zorlanıyorsa ve tedarikçilerine veya finansal kuruluşlara olan borçları kontrol edilemez hale geldiyse konkordato gündeme gelir. Amaç, şirketin iflas etmeden, kontrollü bir şekilde borçlarını yeniden planlayarak toparlanmasıdır.
Bu yöntem, iflas gibi tüm faaliyetlerin durdurulduğu ve varlıkların dağıtıldığı ağır bir sürecin alternatifi olarak görülür. Konkordato sayesinde şirket varlıklarını korur, çalışanlarını işten çıkarmak zorunda kalmaz ve ticari ilişkilerini sürdürebilir.
Konkordato süreci, borçlunun görevli Asliye Ticaret Mahkemesi’ne konkordato başvurusu yapmasıyla başlar. Bu başvurunun geçerli olabilmesi için bazı şartların ve belgelerin sağlanması gerekir:
Mahkeme başvuruyu inceledikten sonra ilk olarak “geçici mühlet” kararı verir. Bu mühlet, 3 ay süreyle borçlunun malvarlığını korur ve icra takiplerini durdurur.
Geçici mühlet, konkordato başvurusunun kötü niyetle yapılmadığını anlamak ve borçlunun gerçekten toparlanma potansiyeli olup olmadığını görmek için tanınan süredir. Bu süre zarfında mahkeme, borçlu şirketin işleyişini denetlemek üzere bir veya birkaç konkordato komiseri atar.
Komiser, borçlunun mali işlemlerini izler, harcamalarını ve alacaklı ilişkilerini kontrol eder. Borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi sınırlanır; şirket büyük hacimli işlemler yapamaz, taşınmaz satamaz, alacak devredemez. Tüm bu işlemler için komiser onayı gereklidir.
Bu süreçte şirket faaliyetlerini sürdürmeye devam eder, ancak hukuki koruma altındadır. Alacaklılar bu dönemde yeni icra takibi başlatamaz, teminat isteyemez, haciz yapamaz.
Eğer geçici mühlet sonunda konkordato komiseri olumlu bir rapor sunarsa ve borçlunun ödeme planı makul bulunursa mahkeme “kesin mühlet” verir. Bu mühlet genellikle 1 yıldır ve en fazla 6 ay daha uzatılabilir.
Kesin mühlet, konkordato planının alacaklılara sunulacağı, oylanacağı ve uygulanabilirliğinin değerlendirileceği dönemi ifade eder. Bu dönemde borçlu artık alacaklılarıyla doğrudan iletişim kurmak, onları ikna etmek ve planı desteklemelerini sağlamakla yükümlüdür.
Alacaklılar arasında toplantı yapılır, ödeme planı görüşülür ve oylama yapılır. Plan, alacaklıların hem sayı hem alacak miktarı bakımından çoğunluğuyla kabul edilirse mahkeme planı onaylar.
Alacaklılar ödeme planını onayladıktan sonra mahkeme tasdik kararı verir. Bu karar, konkordato sürecini resmi ve bağlayıcı hale getirir. Artık bu plan, onaylamamış alacaklılar için de geçerlidir.
Borçlu, ödeme planındaki takvim ve oranlara uygun şekilde borçlarını ödemekle yükümlüdür. Alacaklılar ise bu plan dışında herhangi bir talepte bulunamaz. Plan dışı hareketler geçersiz sayılır.
Tasdik edilen konkordato, hem borçlunun yükümlülüklerini hem de alacaklıların haklarını açıkça belirler. Süreç, yargı güvencesiyle yürütüldüğü için uygulama disiplini yüksektir.
Konkordato süreci her zaman başarıyla sonuçlanmayabilir. Eğer borçlu ödeme planına uymazsa, gelir yaratamazsa veya alacaklılar anlaşma sağlamazsa konkordato düşer. Bu durumda alacaklılar yeniden icra takibine başlar ve mahkeme iflas kararı verebilir.
Konkordatonun kötüye kullanılması, borçlunun mal kaçırması, yanıltıcı belgeler sunması veya alacaklıları oyalaması halinde de mahkeme süreci iptal edebilir. Bu nedenle konkordato ciddi sorumluluklar doğurur ve kötü niyetli kullanılamaz.
Konkordato sadece borçlu için değil, alacaklılar için de bir güvence aracıdır. Çünkü iflas durumunda alacakların çoğu tahsil edilemezken, konkordato sayesinde yapılandırılmış ve gözetilen bir ödeme sistemi oluşturulur.
Alacaklı, konkordato sayesinde borçlunun faaliyetlerini sürdürmesini, gelir elde etmesini ve düzenli ödeme yapmasını talep etme hakkına sahip olur. Ayrıca konkordato planı mahkemece onaylandığı için sözleşme gücü kazanır.
Türk hukuk sisteminde konkordato, İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenmiştir. 2018 yılında iflas ertelemenin kaldırılmasıyla birlikte konkordatoya başvurular artmış, bu mekanizma iflasın önüne geçen tek yol haline gelmiştir. Yasaya göre hem tacirler hem de tacir olmayan borçlular konkordato talebinde bulunabilir.
Ancak başvuru için ciddi mali gerekçeler sunulmalı ve samimi bir ödeme planı hazırlanmalıdır. Mahkemeler bu başvuruları sadece belgeler üzerinden değil, konkordato komiserinin objektif değerlendirmesiyle karara bağlar.
Konkordato hukuki anlamda güçlü bir araç olsa da, uygulama aşamasında birçok teknik ve pratik zorluk barındırır. Bu sürecin en önemli problemi, borçlunun sunduğu planın gerçekten uygulanabilir olup olmadığının doğru değerlendirilmesidir. Bir şirketin ödeme niyetinde olması, ödeme gücüne sahip olduğu anlamına gelmez. Mahkeme, borçlunun samimi olup olmadığını tespit etmekte zorlanabilir. Belgeler gerçeği yansıtmıyorsa, konkordato yalnızca süreci geciktiren bir kılıf haline gelir.
Bir diğer zorluk, alacaklıların farklı çıkarlar taşımasıdır. Bazı alacaklılar borçlunun yaşamasını isterken, bazıları hızlı tahsilat peşindedir. Bu nedenle ödeme planına dair uzlaşma süreci çok kolay ilerlemez. Özellikle büyük montanlı borçlarda uzlaşma zemini daralır. Alacaklıların hem sayı hem alacak miktarı bakımından çoğunluğu sağlanmak zorunda olduğundan, birkaç büyük alacaklı süreci engelleyebilir.
Ek olarak, borçlunun ekonomik faaliyetlerine devam ederken nakit üretmesi gerekir. Ancak konkordato ilan etmiş bir şirkete finansal kurumların kredi açma ihtimali düşüktür. Tedarikçiler yeni mal göndermede isteksizdir. Bu da borçlunun günlük operasyonlarını sürdürmesini zorlaştırır. Böylece plan hazırlanmış olsa bile uygulanamaz hale gelebilir.
Konkordato sistemi kötü niyetli kişiler tarafından istismar edilebilir. Özellikle sermaye yapısı zayıf olan, defalarca aynı finansal krizi yaşayan bazı işletmeler bu süreci zaman kazanmak için kullanabilir. Borç ödememek adına konkordato ilan edilip, ticari ilişkiler gevşetilerek işletme yavaşlatılır. Bu sırada şirket sahipleri kişisel mal varlıklarını devreder, varlıklar farklı şirketlere geçirilir ve konkordato yalnızca resmiyette yürütülür.
Böyle durumlarda konkordato süreci, iflas sürecinden daha yıkıcı olabilir. Çünkü iflas halinde alacaklılar malları tasfiye yoluyla kısmen tahsil etme şansına sahipken, kötüye kullanılan konkordatoda malvarlığı bilinçli şekilde eritilebilir.
Bu tür riskleri ortadan kaldırmak için konkordato süreci şeffaf yürütülmeli, komiserin denetim yetkisi güçlü olmalı, borçlunun yaptığı tüm işlemler sıkı şekilde izlenmelidir. Mahkemeler planların gerçekçiliğini yalnızca raporlarla değil, piyasa koşulları, iş hacmi, üretim potansiyeli ve ticari itibar gibi faktörlerle birlikte değerlendirmelidir.
Konkordato sürecinin kalbi komiserlik sistemidir. Komiser, borçlunun bütün ticari hareketlerini, alacaklılarla ilişkisini ve ödeme planını denetleyen bağımsız bir uzmandır. Bu kişi veya heyet, doğrudan mahkeme tarafından atanır ve hem borçlunun çıkarlarını hem de alacaklıların haklarını korumakla görevlidir.
Komiserin görevi sadece rapor yazmak değildir. Süreç boyunca işletmeye düzenli ziyaretler yapar, muhasebe kayıtlarını inceler, bankalardaki işlemleri takip eder ve şeffaflık sağlar. Borçlunun büyük hacimli bir işlem yapması gerekiyorsa komiser onayı şarttır. Aksi takdirde bu işlemler geçersiz sayılır. Bu mekanizma sayesinde borçlu, tek taraflı hareket edemez.
Ancak uygulamada komiserlerin bilgi düzeyi, tarafsızlık derecesi ve etkinliği sürecin başarısını doğrudan etkiler. Tecrübesiz, sektörü tanımayan ya da etkisiz komiser atamaları süreci zayıflatır. Bu nedenle komiserlik sisteminin kurumsallaşması, liyakatli uzmanlar eliyle yürütülmesi büyük önem taşır.
Konkordato sisteminin makroekonomik etkileri, başvuru yoğunluğuna göre değişir. Eğer konkordato başvuruları sadece gerçekten zorda olan işletmelerden geliyorsa sistem, ekonomik toparlanmaya katkı sağlar. Sağlıklı şirketlerin batması önlenir, istihdam korunur ve borçların büyük kısmı geri ödenir.
Ancak başvuruların artması, konkordatonun “geciktirme aracı” olarak görülmesi ve piyasada zincirleme güven kaybına yol açması durumunda, sistemin tamamı zarar görür. Özellikle tedarik zincirinde yer alan küçük işletmeler, konkordato ilan eden büyük müşterileri nedeniyle ciddi finansal kayıplar yaşayabilir. Aynı şekilde, kredi veren bankalar da geri ödemelerde büyük risk altına girer.
Bu nedenle konkordato hukuken sağlıklı, ekonomik olarak dikkatli yürütülmesi gereken bir uygulamadır. Ne kadar çok şirket konkordato ilan ederse, piyasadaki güven o kadar sarsılır. Ama aynı zamanda konkordato ilan etmeden iflas eden şirket sayısı artarsa, bu da daha büyük ekonomik çöküşlere neden olabilir. Yani sistem, iyi yönetilirse kurtarıcı; kötü yönetilirse çökertici bir araçtır.
Konkordato süreci başarıyla tamamlandığında, borçlu hem yasal sorumluluklarını yerine getirmiş olur hem de faaliyetlerine güvenli şekilde devam eder. Plan doğrultusunda ödemeler yapılırsa borçlu üzerindeki bütün haciz ve takip baskısı kalkar.
Alacaklılar da tahsilatlarını düzenli taksitlerle alarak kayıplarını azaltırlar. Bu durum hem borçlu için bir yeniden doğuş olur, hem de alacaklıların zararını sınırlı tutar.
Borçlu şirket zamanla toparlanır, piyasadaki itibarını yeniden inşa eder ve büyüme yoluna girebilir. Konkordato bu şekilde tamamlandığında, taraflar arasındaki hukuki çatışma yerini kontrollü bir işbirliğine bırakır.
Konkordato, yalnızca borçluların değil, alacaklıların ve piyasadaki genel finansal sistemin de menfaatine hizmet eden ciddi bir hukuki çözümdür. Bu süreç, sadece belgelerle değil, şeffaflık, denetim, güven, niyet ve gerçek ekonomik koşulların bir araya gelmesiyle başarıya ulaşır.
Doğru yönetilen konkordato süreçleri, iflasları azaltır, istihdamı korur, tedarik zincirlerini ayakta tutar. Ancak kötüye kullanılırsa güveni bozar, sistemin meşruiyetini zayıflatır. Bu nedenle konkordato, hem güçlü hukuk disiplini hem de ekonomik dengeyle birlikte düşünülmelidir.
İlgili diğer içerikler
Akreditasyon Nedir? Akredite Ne Demektir?
Akreditasyon, bir kurumun ya da kuruluşun belirli bir standart ya da yetkinlik düzeyini karşıladığının, bağımsız ve yetkili bir otorite tarafından resmi olarak tanınmasıdır. Kısacası, bir yapının “doğru, güvenilir, yeterli” olduğunun kanıtlanmasıdır.
İhracat Nedir? Nasıl Yapılır, Türleri ve Süreçleri Nelerdir?
İhracat, bir ülkenin sınırları içinde üretilen mal ve hizmetlerin, yurt dışındaki alıcılara satılması işlemidir. En genel tanımıyla ihracat, bir ülkenin başka ülkelere yaptığı ticaretin satış ayağını temsil eder. Uluslararası ticaretin temel taşlarından biri olan ihracat, ülkelerin döviz kazanmasını, üretimini artırmasını ve küresel pazarda rekabet gücü kazanmasını sağlar.
İskonto (İndirim) Nedir? Ticaretteki Anlamı ve Hesaplama
İskonto, hem ticaret hem de günlük yaşam içinde sık karşılaşılan ancak çoğu zaman yanlış ya da eksik anlaşılan bir kavramdır. En yalın haliyle iskonto, bir mal veya hizmetin belirlenen satış fiyatı üzerinden yapılan tutarsal veya oransal indirimi ifade eder. Bu indirim, ürünün nakit ödenmesi durumunda yapılabilir, toplu alımlarda geçerli olabilir ya da belirli vadelerde ödeme yapılmasına göre hesaplanabilir. İskonto, hem satıcı hem alıcı için farklı avantajlar sağlar ve pazarlık, ticari ilişki ya da finansal işlem gibi süreçlerde önemli rol oynar.
İştirak Nedir? Ticari, Hukuki ve Gündelik Hayattaki Anlamı
İştirak, en genel tanımıyla, bir kişi ya da kurumun başka bir faaliyete, projeye, yapıya veya şirkete katılımı, ortaklığı veya pay sahibi olması anlamına gelir. Türkçede "katılmak", "ortak olmak", "birlikte yer almak" gibi anlamlara gelir. Ancak bu kelime, kullanıldığı bağlama göre farklı anlam katmanlarına sahip olabilir. İştirak kavramı, özellikle ticaret, hukuk ve finans alanlarında sıkça karşımıza çıkar.
İthalat Nedir? Nasıl Yapılır, Türleri ve Gümrük Süreçleri
İthalat, bir ülkenin yurt dışında üretilmiş mal veya hizmetleri kendi ülkesine satın alarak sokması, başka bir deyişle dışarıdan ürün ve hizmet getirmesi işlemidir. Bu, uluslararası ticaretin temel parçalarından biridir. Her ülke her ürünü kendi içinde üretmek zorunda değildir. Teknolojik altyapısı, doğal kaynakları veya üretim maliyetleri buna elverişli olmayabilir. Bu nedenle başka ülkelerden ürün temin etmek, ekonomik bir gereklilik haline gelir.
Mail Order Nedir? Güvenli mi, Nasıl Çalışır?
Mail order, en temel anlamıyla, müşterinin fiziksel olarak mağazada bulunmadan ödeme yapmasını sağlayan bir yöntemdir. Bu yöntemde kart bilgileri firma ile genellikle yazılı, telefonla ya da internet üzerinden paylaşılır ve satış işlemi bu şekilde tamamlanır. Mail order yöntemi, e-ticaretin yaygınlaşmasından çok daha önce, özellikle katalog satışlarında ve telefon siparişlerinde kullanılırdı.
Regresyon Nedir? Psikoloji, İstatistik ve Tıptaki Anlamı
Regresyon, kelime anlamı olarak “geri çekilme”, “gerileme” veya “önceki bir duruma dönüş” anlamına gelir. Psikoloji, istatistik, ekonomi, yazılım ve tıp gibi pek çok farklı alanda kullanılan bir terimdir. Her bir disiplin içinde “regresyon” kelimesi belirli bir bağlama özel anlamlar kazanır. Bu nedenle regresyonun anlamını tam olarak kavrayabilmek için kullanıldığı bağlamın dikkatlice incelenmesi gerekir
Temettü Nedir? Ne Zaman ve Kimlere Dağıtılır?
Temettü, bir şirketin dönem sonunda elde ettiği net kârın, ortaklara yani hisse senedi sahiplerine dağıtılmasıdır. Şirket, yıl içinde gelir elde eder, giderlerini düşer, vergisini hesaplar ve kalan kârı belirler. Bu kârın bir kısmı ya da tamamı, şirketin kararına göre hissedarlara dağıtılabilir. Temettü genellikle nakit olarak ödenir ama bazı durumlarda yeni hisse verilerek de yapılabilir. Bu ikinci tür dağıtıma bedelsiz temettü ya da hisse şeklinde kâr payı denir.
Popüler içerikler
Business Ne Demek? İş, Girişim ve Ekonomik Faaliyetler
Business kelimesi, İngilizce kökenli bir terimdir ve Türkçeye doğrudan “iş”, “ticaret”, “işletme”, “girişim”, “faaliyet” gibi çeşitli şekillerde çevrilebilir. Ancak kelimenin kapsamı bu basit çevirilerin çok ötesine geçer. Business; ekonomik üretim, satış, hizmet, yönetim, organizasyon, büyüme, strateji, yatırım, insan kaynakları, finansman ve pazarlama gibi pek çok alt alanı barındıran geniş bir çerçevedir. Hem soyut bir kavram hem de somut bir yapılanma olarak, modern dünyanın merkezinde yer alır. Sadece şirketler ve girişimciler için değil, tüm ekonomik aktörler açısından anlam taşıyan bu terim, hem teorik hem pratik düzlemde karmaşık bir sistemin adıdır.
Cari Ne Demektir? Ekonomide, Muhasebede ve Günlük Hayatta
“Cari” kelimesi, günlük hayatımızda sıkça duyduğumuz ama çoğu zaman derinlemesine düşünmediğimiz bir kavramdır. Türkçeye Arapça kökenli “carî” kelimesinden geçmiş olan bu terim, en temel anlamıyla “halen geçerli olan, şu anda yürürlükte bulunan” demektir. Ancak bu sade tanım, cari kelimesinin gerçek kullanım zenginliğini yansıtmaz. Özellikle ekonomi, muhasebe, hukuk ve kamu yönetimi gibi alanlarda çok katmanlı anlamlara bürünür. Hem bireylerin hem kurumların hem de devletlerin ekonomik durumlarını anlamada önemli bir göstergeye dönüşür.
Distribütör Nedir? Görevleri, Türleri ve Örneklerle Açıklama
Distribütör, bir ürün ya da hizmetin üreticisi ile son kullanıcı ya da perakendeci arasında köprü görevi gören, yetkili dağıtım ve satış temsilcisi olarak faaliyet gösteren kurumsal aracıdır. Üretici tarafından belirli bir bölge, sektör ya da ürün grubu için yetkilendirilmiş olan distribütör, hem ticari hem lojistik hem de pazarlama faaliyetlerinde ana sorumluluğu üstlenir.
İhbar Tazminatı Nedir? Kim Alır, Nasıl Hesaplanır?
İhbar tazminatı, işveren veya işçinin iş akdini kanunda belirtilen bildirim sürelerine uymadan feshetmesi halinde, karşı tarafa ödemekle yükümlü olduğu tazminat türüdür. Türk İş Hukuku'nda iş güvencesi kavramının bir uzantısı olarak yer alır. 4857 sayılı İş Kanunu'na göre, iş sözleşmesinin sona erdirilmesinde tarafların karşılıklı haklarını ve yükümlülüklerini düzenleyen bu uygulama, hem işveren hem işçi için bağlayıcıdır.